Böyleydik
(Tiyatro)
Gerekli
araçlar:
Birkaç
sandalye masa.
Duvarda
siyah beyaz köylü fotoğrafı.
Kolanya
Misafir
şekeri
Ay
çekirdeği,
Çay bardağı, çay.
Bez
Bir tabak,
(çorba tası benzeri.)
***
Sahne de
Bir erkek
sandalye de oturuyor gazete okuyor.
Koca don, ya
da bandik denilen giysi ile başı eşarplı, Dürdane içeri girer
Dürdane:
- Bu
marketteki kadın bir şey anlamıyor, yumurtayı bulamadım soruyom anlamıyor.
Eşi
- Tavuk gibi
ötecektin anlardı.
Dürdane
- Anlamıyor,
cıs cıs diye kibriti tarif ettim anlamadı. onu nasıl anlasın, anlamadı işte.
Dürdane
- Bu
Almanlar, Almanya bana göre deel. Geçen
gittik iş arkadaşına misafirliğe noldu. Gördün işte, ne şeker tuttu, ne kolonya
döktü, ne çay verdi. Getirdi kahveyi koydu ortaya ister iç ister içme, karı
attı bacak bacak üstüne, kahvemizi bile kendimiz doldurduk. Her şeyleri başka
her şeyleri. Aaaah ah ben köyde olacaam ki. ne başım ağrır, ne belim ağrır, ne
dizlerim ağrır. Biz kuzu güdüyorduk, inek sağıyorduk, tavuklarımız vardı,
pınardan su getiriyorduk. Burda suya para ver, Yumurtaya para ver, süte para
ver, soğana para ver. Bunları biz parasız kendimiz yetiştiriyorduk.
Yok yok sen
beni geri gönder, benim memleketim başka.
ERKEK
- Valla
benim iş saatim geldi gidiyorum, sen de acele etme, alışırsın alışırsın.
Çıkar gider.
***
Kadın
sandalyeleri düzeltirken, kapı çalınır.
Dürdane:
-Hayır ola
gene neyini unuttun, diye söylenerek,
gider kapıyı
açar,
Yaşlı modern
giyimli bir kadın görünür.
Dürdane:
- Buyurun
kimi aradınız.
Emine:
-Ben
komşınuzum, siz geleli çok olmadı, hoş geldine, tanışmaya geldim.
Dürdane:
-Buyur gel.
Gelen kadın
örtülü bir kap uzatır.
Emine:
-Kusura
bakma, size getirdim.
Dürdane:
-Sağ ol
neden zahmet ettin, lüzümu yoktu. Buyur şöyle otur.
Dürdane,
Şeker tutar, kolonya döker.
Dürdane:
- Çay içeriz
deel mi.
Emine:
- İçeriz
komşu, içeriz.
Dürdane
içeri dışarı çıkar girer, ikinci girişinde çay getirir.
Bir birine
göz altından bakışmalar filan.
Oturur
sorar.
Dürdane:
- Memleket
nere.
Öteki
anlamaz
Emine:
-Efendim.
Dürdane:
-Şeer şeer,
hangi şeherdensin.
Emine:
-Haa
İzmir'liyim.
Dürdane:
- Haa şoo
denizi olan şeherden, emmim o şeerde, denizi varmış gözel yermiş.
Sessizlik
olur
Dürdane
tekrar sorar
Dürdane:
-Sen yüzme
biliyon mu? denize giriyon mu?
Emine:
-Yok ben
yüzemiyom.
Dürdane:
- Niye adam
suyun gıyısında durur da girip cıbıl cıbıl çimmez mi, yunmaz mı, yüzmezmi.
Emine:
-Ben
sevmiyom varıyom denizin gıyısına, cıbıldak cıbıldak kadın erkek dolmuşlar,
utanıyom, yıkanmadan, yüzmeden geri geliyom.
Dürdane:
- Hoppalaa,
heç olurmu, sen de eller gibi yapsana, soyun dökün gir, güneş, kum, deniz çok
faydalı.Kuma gömsünler seni yok mu torunun torban.
Emine:
- Tövbe
tövbee, ben daha çok yaşarım niye gömsünler beni, ağzından yel alsın.
Dürdane:
- Yok yook,
sen yanlış anladın, bacakların, dizin, sırtın ağrımıyor mu?
Emine :
-Ağrıyor
Dürdane:
- Onu dedim,
deniz kenarında kum var ya, oraya dizlerini, bacaklarını, kömsünler, iyi gelir.
Emine:
- Amaan
gidemiyom ki kocam işsiz.
Dürdane :
-Sen o
zaman, kekik, nane, susam karıştırıp ezip saracan.
Emine:
- Kekliği
kim nerden bulacak hele nane bulduk, Suzan ne ki.
Dürdane
Keklil deel, kekik, suzan deel, susam.
Emine:
- Ben de
diyom bunlar ne ola, nerden bulacam.
Emine
devamla.
Emine:
-Sağ ol
komşu, misafirin iyisi az oturandır.
Tekrar hoş geldiniz, güle güle oturun, bir ihtiyacınız olursa, hemen,
karşı kapı, ben kalkıyorum.
Dürdane :
-Çok sağol,
komşu eksik olma, gene buyur gel. Güle güle, selam söyle ailendekilere.
***
Dürdane, kendi kendine söylenir
-Denizli
şehirde, denize girmiyor, her yeri ağrıyor, daha Almanya'da duruyor, kulakları
da iyi duymuyor. oof of buralar beni de mi bunun gibi yapacak. vay başıma vay.
Çay
doldurur, ay çekirdeği kabını alır oturur bir iki çekirdekten sonra çay bardağı
elinde dalar.
Öylece
kalmıştır.
Ses fondan
gelmeye başlar.
Baba:
-Dürdane,
Dürdanee kız nerdesin.
Dürdane :
-Ne diyoon
burdayım
Baba:
-Kız
babaçıkacca, hani buyur diyecektin.
Dürdane:
-Unuttuum,
buyur baba.
Baba:
-Gitte
pınardan 2 kova su getir, sonra avluyu süpür,
Dürdane:
- Tamam
baba.
Baba:
-Hasta inek
ahırda ona su ver.
Dürdane:
- Tamam baba
Baba:
- İtin
yalını ver
Dürdane:
- Tamam baba
Baba:
- Tamam
tamam diyon, sonra unutuyon, yapmıyon.
Dürdane
biraz daha sessizce
- Ben
bunların hangisini yetiştireyim. Cehizimi mi dizeceğim, bunları mı yapacağım.
***
İçeriye
kocası girer.
Sıçrar
kalkar bardağı bırakır.
-Hoş geldin,
ben de babamı, köyümü hayal ediyordum. Su getiracam, ite yal verecam.
Kocası
yaklaşır sarılarak.
Kocası:
-Yok artık,
baba yok, köy yok, inek yok, cehiz yok, Almanya var, iş var çalışmak var, ben
varım, doğduğumuz yerde değil, doyduğumuz yerde yaşamaya mecburuz
diyerek
bitirirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder