Ses Kayıtına
ilişkin!
Çoğaltıp
Dağıtmak
Bu din adına
başkalarına dini konularda dua öğretmenin
dini bilgi vermenin sevap olduğunu düşünenlerin, sevap kazandığını
sanan, cennete gitme heveslilerinin yaptığı bir sistemdir.
Bu duaları
çoğaltmak başkalarına ulaştırmak, onların da çoğaltarak başkalarına
ulaştırmasını korkutarak ya da telkin ederek sağlamaya çalışmak, kişiye kendi
isteğinin dışında zorlamayla yaptırmak olur.
Benim
çocukluğumda mektup şeklindeydi. Yazıp çoğaltıp bilmem kaç kişiye
ulaştırmazsanız, başınıza felaket gelir, diye korkutuyorlardı. Şimdi ses
kayıtına dönüşmüş.
Örnek olan
ses kayıtında; Hazreti Zeynep neden başından geçen bu olayı yazıp halka
dağıtmasını istesin. Onun ya da onların reklama ihtiyacı yoktur. İnancımıza
göre onlar istediklerinin rüyasına girerler, istediklerine istediği şeyi
söylerler ya da yaparlar.
Zeynep ana
Kerbela'da Hazreti Hüseyin'in yanında idi, Hz. Hüseyin ve yanındaki eli kılıç
tutanlar öldürülünce, Kalan kadın ve çocuklara Hazreti Zeynep önderlik yaptı.
Yazit'in huzuruna oradan Medine'ye kadar onlara koruyuculuk yapan Alevilerin
sevdiği önemli kişilerden birisidir.
Öyle bana
gelmedi, sözümü tutmadı, umursamadı diye kimseye kızacak kadar, zarar verecek
kadar boş birisi değil. Hazreti Fatıma ile Hazreti Ali'nin kızı dolayısı ile.
Hazreti Muhammet'in torunudur. Onu övmek, onu yüceltmek onun yerini makamını,
mertebesini yükseltmez. Onu yermek, aşağılamak, küçümsemek de onun yerini,
makamını, mertebesini düşürmez. Onu sevmek, kişinin kendisine çeki düzen
vermesine imanını sağlamlaştırmasına vesile olabilir.
Fakire
verince zengin oluyor. Fakir ne yapmış ki zengin oluyor. Emek vermeden,
çalışmadan zengin olmak helal dahi sayılmaz ki, Hazreti Zeynep razı olmaz.
Zengin insan
umursamayınca servetini yitirmiş. Onlar beni umursamadı diye insanlara zarar
vermezler.
Bu ermiş
kişiye yakışmaz. Ermişlerin bir kişiye zarar vermesi için; İnsanlara zarar
veren, zalim, gaddar, din düşmanı, çok kötü bir kişi olacak ki zarar versin.
Kaldı ki; öylesi kişileri dahi Allaha havale etmeyi seçiyorlar. Daha çok af
edicidirler.
Başkalarını
korkutarak dua etmeye, daha başkalarını zorlamaya teşvik etmek yanlıştır.
Halbuki,
Kuran da. ''Dinde zorlama yoktur'' diye ayet vardır.
<Ben
rüyamda filanca veliyi, ya da ereni gördüm böyle dedi, böyle yapmazsan sana
zarar verir>Sözü doğru değil.
Erenler,
kimseye zarar vermezler. İnançları, ahlakları, terbiyeleri, konumları gereği
vermezler, veremezler. Verirlerse eren olamazlar. Zarar vermek kötülerin
işidir, kötü karakterli, kötü ahlaklı kişilerde Eren olmaz olamazlar.
Onlar lazım
olduklarında, çağrıldıklarında yardıma gelir. Hızır ve Evliya; inancımız
gereği; darda zorda kalanların çağırıldıklarında yardıma gelirler. Halk
arasındaki deyimle; < Hızır kendi gelmez eli gönderir> yani bir tanıdık
çıkar gelir yardımı yapar.
Başka bir
yanı ise: Kul olanın Allah'tan başkasından istek isteyemeyeceğidir. Allah
kendisine eş koşulmasını şirk sayar. Yani Allah kendisinin yerine başka bir şey
yada kişi konulmasına izin vermez. O zaman; istek, yardım ve dileklerini
Allah'tan başkasından isteyenler, İslam inancına göre doğru yapmıyorlar. Belki
Allaha torpil yapmış konumuna düşüyorlar ki; bu da olmaz olamaz.
Şöyle ki;
Her şeyi veren Allah ise, kişi bir Veli den istekte dilekte bulunuyorsa veli
veremeyeceğine göre, Veli Allaha söyleyecek, filanca kulun dileği var onu ver,
diyecek. Bu da Allah ile Kul arasına aracı konulmuş oluyor, biz de buna torpil
diyoruz.
Zaten
Veliler hep Allah için çalışan, insanlara doğru diye bildiği yolu gösteren, iyiliği,
güzelliği buyuranlardır.
Zarar
vermezler, faydalı öğütler, nasihatlar, bilgiler verirler, iyiliği güzelliği
buyururlar.
Dua İle
Mektup
çoğaltarak göndermek
Dua ile
olsaydı istekler dilekler, duayı mektupla göndermekle olsaydı, okuyup üflemekle
olsaydı, İslam ülkeleri, Müslümanlar, bilimde teknikte, buluşta Dünya ülkeleri
içinde ileride olurlardı.
Dua ile
olsaydı Ermişler, Dervişler, zengin olurlardı, çocukları aileleri yoksul
olmazlardı.
Dua ile
olsaydı Muska yazanlar, Kuranı iyi anlayıp yazanlar, arapca yı, duaları iyi
anlayanlar, bir birlerine gönderirler, isteklerini, dileklerini gerçekletirirlerdi.
Afganistan'da,
Irak'ta, Suriye'de, Bombalara karşı bu duaları kullanacak hiç mi Müslüman yok.
Açlığın,
susuzluğun kol gezdiği, Yemen'den Kuzey Afrika'ya kadar İslam ülkelerinde bu
duaları bilen bir kişi dahi yok mu?
Bu duaları
en iyi bilen, Allah'a sözü en çok geçen Peygamber Hz. Muhammet'dir. Bir çok
savaş yaptı. Neden dua ederek halletmedi problemleri? onca insanların ölümüne
razı oldu.
Kuran ya da Kuran'daki ayetleri, duaları
bilmeyenler, ya da Allah'a inanmayanlar, aç susuz, yoksul, bilimde teknikte
buluşta, kültürde çok gerilerde olurdu.
Bilim
adamları, her şeyi Allah'a, duaya bıraksalardı, insanlık ilerleyemezdi.
Allaha iş
bırakılsaydı, insanlık; At'ı öküzü, ineği, eşeği, köpeği evcilleştirmeseydi, hepsi,
Tilki gibi zürafa, gibi yabani olacaklardı, insanların işine yaramayacaklardı.
insanlar, çiftçilikte, bağda bahçede faydalanamayacaklardı.
Meyveyi,
sebzeyi Allaha bıraksaydı, olgunlaştıramayacaklardı, suyunu, çapasını,
gübresini vermezse aşılamasını yapmazsa, sebze cılız, ham, olacak.
Bunları
yapmadan Allah nasıl verirse kabul edilseydi, gelişme olmazdı, belki insanlarda
cılız çelimsiz kalırdı.
Öte yandan:
Allah demiri yarattı ama o demiri, Arabaya, uçağa insan aklı dönüştürdü. Allah
cereyanı yaptı ama; Elektriği, lambayı insan, insan aklı dönüştürdü.
Allah sesi
konuşmayı yarattıysa; onu Radyo ile televizyon ile, cebimizdeki telefonla insanlığın
hizmetine insan aklı sundu.
Dua ile, yazıp
dağıtmakla olsaydı; İslam aleminin en ulu bildiği kişiler Arap ülkelerinde
yaşadı, Bütün İslam Peygamberleri, mezhep kurucuları, ya da mezarları,
türbeleri orada. Milyonlarca onlardan istekte, dilekte bulunanlar bu dualar ile
dediklerini neden yaptıramıyor.
Hangi
teknoloji, hangi icat, hangi hastalığın ilacı, hangi bilimsel buluş Müslümanlar
tarafından bulundu. İstisnalar var elbet, ama; Japon'lar ile, Kore'liler ile,
Amerika'lılar ile yani, Gavur, dediği, Kafir dediği toplumlar ile boy ölçüşemiyorlar.
Ay'a
gitmekten tutunuz, cebimizdeki telefona kadar, ameliyat cihazlarından tutunuz,
baş ağrısı hapına kadar Müslüman olmayanların buluşu.
Mısır Firavunlarının
mumyalanmaları, takvim ve, bir çok buluşlar, İslamiyet'ten önce.
Diğer
taraftan Kaderi, Lehvi mahfuz, Kurandaki bazı ayetler neden var.
Kran'a göre Levh-i mahfuz denilen Kitapta önceden yazılıdır.
Allah o kitapta yazdıysa bunu dua etmekle kullar
nasıl değiştirecek. Değiştirebilirse; Allah'ın dediği olmamış olur.
Kuran:
57/22-
Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde uğradığınız hiçbir musibet yoktur ki, biz
onu yaratmadan önce, bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) yazılmış olmasın. Şüphesiz
bu, Allah’a göre kolaydır.
10/61- (Ey Muhammed!) Sen hangi işte bulunursan bulun, ona dair Kur’an’dan ne okursan oku ve (ey insanlar, sizler de) hangi şeyi yaparsanız yapın, siz ona daldığınızda biz sizi mutlaka görürüz. Ne yerde, ne de gökte, zerre ağırlığınca, (hatta) bu zerreden daha küçük veya daha büyük olsun, hiçbir şey Rabbinden uzak (ve gizli) olmaz; hepsi muhakkak apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) dır.
11/6- Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a âit olmasın. Her birinin (dünyada) duracakları yeri de, (öldükten sonra) emaneten konulacakları yeri de o bilir. Bunların hepsi açık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı) dır.
22/70- Bilmez misin ki kuşkusuz Allah gökte ve yerde ne varsa hepsini bilir. Kuşkusuz bunların hepsi bir kitapta (Levh-i mahfuz’da)dır. Şüphesiz bu Allah’a göre çok kolaydır.
36/12- Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) bir bir kaydetmişizdir.